Anadolu Aleviliği(özelyazı)
Bir Alevi Dedesiyle söyleşi
Alevi Başkaldırıları
Osmanlı Arşivi
Cezalandırmalar1
Cezalandırmalar2
Alevilik Araştırmaları Üzerine
Alevi İslamcı Olamaz
'Hava Kararırsa Oteli Ateşe Verecekler
Pirsultan Kürt direnişçisi?
Pirsultan şiirleri ve türküleri(diğer sitemde derlenmiştir, okuyabilir ve
dinleyebilirsiniz)
Kürt ırkçılarının Alevi kültürüne
saldırıları devam ediyor
Aziz Nesin`in Madımak katliamından bir gün
önceki konuşması
2 Temmuz..Madımak..Tıklayınız..
Temmuzda küçük bir araştırma!
Medyamız ne kadar duyarlı idi?
Alevilik İslamın içinde mi yoksa dışında mı
sorusu tuzak ve kasıtlıdır
Hacı Bektaş Veli Bir Batıni Dai'siydi
Hak'ka yürümek
Medyada Muharrem ayı
Alevilerin ilk siyasal
partisi (Türkiye) Birlik Partisi
Aleviliğin Osmanlı dönemi yazılı
kaynakları
Kızılbaşlık ve Kızılbaşlar
Osmanlı'nın şeytanı Cumhuriyet döneminin
gericilik simgesi: Saz
Anadolu aleviliğinde ocak sistemi ve dedelik
kurumu
Alevilik kaynağı kökleri ve
gelişimi İ.Kaygusuz
İnanç düşünce ve siyasal tarih
bağlamında Alevilik İ.Kaygusuz
Hacı Bektaş Veli'nin Yaşadığı Tarihsel
Ortam
Ali Balkız:'Sivas'ta Ergenekon
mu gizlendi'
Nejat Birdoğan Söyleşi
Maraş katliamı (24 aralık 1978)
Çorum katliamı(1980)
Malatya olayları katliamlar(1975-80)
Aleviliğin kökeni tartışması
Babailer - Anadolu Devriminin Kavşak
Noktası
Hacı Bektaş ve Babai Ayaklanması
Princeton Üniversite
konferas metni(Zülfü Livaneli)
Pir Sultan'ın Şah
İsmail değerlendirmesi
"Kılıcından
Kızılbaş kanı damlayan" Yavuz
Alevi Açılım
Hacıbektaş-ı Veli Türbesinde
bulunan semboller ve anlamları
Dışarıdan Alevilik hakkında bakış açıları için birkaç örnek:
The Alevis of Turkey-Tina Hamrin Dahl
The Alevi and questions of identityw
Roman"-Tina Hamrin Dahl
A Surviving Neoplatonism: on the Creed
of the Bektashi Order. Conversations
with a Mursit
Religious Courts Alongside
Secular State Courts:
The Case of the Turkish Alevis
 |
'Hava kararırsa oteli ateşe verecekler'
20-05-05
Alevilerin Sesi okuyucuları Ali Çağan'ı iyi tanıyorlar. Sıvas
yangınını okuyucularımızla Alevilerin Sesi 66 sayısında
paylaşmış bir dostumuzdur.

2 Temmuz 1993 yılında Sivas Madımak Oteli yangınından kurtulan
Ali Çağan bir katliamın, bir acının tanığı.
Alevilerin Sesi okuyucuları Ali Çağan'ı iyi tanıyorlar. Sıvas
yangınını okuyucularımızla Alevilerin Sesi 66 sayısında
paylaşmış bir dostumuzdur.
2 Temmuz 1993 yılında Sivas Madımak Oteli yangınından kurtulan
Ali Çağan bir katliamın, bir acının tanığı.
Ali Çağan ile bir süreden beri ülkemizde yükselen milliyetçilik
paralelinde Sivas katliamını konuştuk.
- Sivas'a daha önce gitmiş mi idiniz?
- Banaz 'da yapılan etkinliklere bir önceki yıl katılmıştım. O
yıl yapılan etkinliklerde inanılmaz bir kalabalık vardı. Pir
Sultan Abdal heykelinin olduğu dağda adeta insan seli vardı. Hem
organizasyonu yapanlar hem de izleyiciler çok mutlu idiler.
İnanılmaz bir coşku ve ilgi vardı. Bu ilgi bu coşkudan dolayı,
demokratik kitle örgütlerinin talebi ile ertesi yıl yapılacak
olan Sivas'taki Pir Sultan Abdal etkiniklerinin çerçevesi
genişletilmişti .
- Sivas'a tam olarak hangi tarihte gittiniz?
- Bir çok arkadaş 30 Haziran'da gittiler. Ben 1 Temmuz'da
gittim. Madımak Oteli'nde yer olmadığı için bir arkadaşın evinde
kaldım.
- Genel olarak o gün Sivas halkını gözlemleyebildiniz mi?
- Sokaklarda ilginç bir sessizlik vardı.Hasret Gültekin ile
sohbet etmiştik. Bana halktaki genel bir sessizliğin dikkat
çekici olduğunu söyledi. Ben de bunu hissettim. İnsanlar sessiz
bir şekilde bizi izliyorlardı. Birgün önce şehirde bildiriler
dağıtılmış. Şehir ve Sivas halkı katliama hazırlanıyormuş ama
biz farkında değilmişiz.
- Saldırılar başladığında nerede idiniz?
- Hasret Gültekin ve bir kaç arkadaş yemek yemeye gitmiştik. O
sırada 20-30 kişilik sakallı bir grup slogan atarak restorantın
önünden geçtiler.
Restorant sahibi korkmuştu. 'Sizi görürlerse buraya
saldırırlar'diyerek bizi üst kata çıkardı. Grup geçip gidinceye
kadar üst katta bekledik. Sonra Buruciye Medresesi'ni dolaştık.
O gün Cuma idi. Cuma namazına da denk gelmiştik. İnsanlar akın
akın namaza gidiyorlardı. Kentteki genel durumu anlamaya
çalıştık. Sonra da Madımak Oteli'ne gittik. Zaten bir daha da
dışarı çıkamadık.
- Şehirde 30 Haziran günü başlamak üzere halka dağıtılan
bildiriler var. Bu bildirilerden haberiniz olmuş mu idi?
- Evet vardı. Otelde beklerken Kültür Merkezi'nin kalabalık bir
grup tarafından basıldığı haberi geldi. Ardından semah
grubundaki ve tiyatro grubundaki gençler şehirde dolaşırken
saldırıya uğramışlar, başlarındaki sorumlu arkadaş onları
saldırganların ellerinde kurtarabildiği ve otele
sığınabildikleri için çok mutlu idi. 'Çocuklarımı ellerinden
kurtarabildim' diye seviniyordu.
O esnada Turizm Müdürlüğü'nde görevli olduğunu söyleyen birisi
geldi. 'Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı ile görüşmek istediğini
söyledi. Kültür merkezinde olaylar çıktığını, bizi otobüslere
doldurup buradan çıkaracaklarını ve kurtaracaklarını söyledi.
Ardından da 'şerefiz Aziz Nesin dünkü konuşmayı yapmasa idi bu
olaylar çıkmazdı' dedi. Biz 'kendi aramızda bir değerlendirme
yapalım ve karar verelim' dedik. İçeride bulunan sanatçılar ve
yöneticiler bu adamın sarfettiği sözden dolayı bu adama
güvenebilmemizin söz konusu olamayacağı kararına vardık. Bizi
otobüslere doldurup saldırganlara da teslim edebilirlerdi. Oteli
terk etmemeye, otelde kalıp bizi devletin koruması kararına
vardık. Sonuç olarak otelde kalıp devletin bizi korumasını talep
etmek en akla yakın çözüm idi. Hepimizin beklentisi devletin
bizi gelip kurtaracağı idi.
Bu kadar kayıp vermemizin sebebi de devletin bizi koruyacağına
inanmamız oldu zaten. Aziz Nesin, Ankara ile sürekli telefon
görüşmesi yaptı ve yardım istedi. Erdal İnönü'ye telefonun
ahizesinden binaya attılan kaldırım taşlarının çıkardığı sesleri
dinletti, durumun vehametini anlatmaya çalıştı. İnönü'nün
söylediği 'geleceğiz, sizi kurtaracağız' oldu.
Saat 17 civarı idi sanıyorum. Aslen Sivaslı olan arkadaşım Celal
Yıldız birinci Sivas olaylarını da yaşamış bir arkadaştır aynı
zamanda.
'Ben bu Sivas 'ı iyi bilirim. Devlet bizi buradan yarım saat
içinde çıkardı çıkardı. Yoksa bizi diri diri yakacaklar. Hava
kararmaya başlayınca önce arabaları yakmaya başlarlar ardından
da oteli ateşe verip bizi de yakacaklar'dedi. Bu geç bir tespit
olmuştu, ama yapacak bir şeyimiz yoktu artık.
- Devlet ve güvenlik güçlerinin durumu nasıldı? Çevre illerden
gelen güvenlik güçlerinin sayısı komik rakamlar 30 40 gibi.
Asker ise kalabalığın arasında karışmış izleyici gibi duruyor.
Devlet orada var mı idi?
- Söylendiğine göre çevre illerden yardım istenmiş. Gelen yardım
20-30 gibi komik rakamlar. O gün yakındaki çevre köylerden
birinde bir ilçe takımının maçı varmış. Orada olaylar çıkmış.
Sivas merkezdeki polisler de oraya göndermişler. Diğer yandan
Büyük Şehir Belediyesi'nin hazırladığı müsabakalar var. Sivas
şehrinde bulunan bütün kur-an kursu ve İmam Hatip Okulu yurtları
tıklım tıklım dışarıdan getirilen insanlarla doldurulmuş.
Bu düşündürücü. Pir Sultan Abdal etkinliği gibi bir etkinlik
organize edilmiş olduğu biliniyor. Şehirdeki güvenlik güçleri
başka bölgelere gönderilerek zayıflatılıyor. Diğer taraftan ise
şehir olay çıkarmaya hazır bir güçle doldurulmuş. Sanki herşey
önceden planlanmış gibi. Bizim sıradan vatandaş olarak bundan
haberimiz olmayabilir ama polisin ve devletin bu
organizysyonlardan haberinin olmaması mümkün mü? Bildirilerin de
polise ait fakslardan çekildiği söyleniliyor.
- Halkımız milli ve dini duyguları ile oynanınca hemen tahrik
oluyor.Tuhaf değil mi bu? Hassasiyet yüksek. Siz ülkenizi daha
az mı seviyorsunuz bu insanlara göre?
- Ülkeyi 'böldürtmeyiz, parçalatmayız' diyenler ülkenin bu hale
gelmesine neden oldular. Bizler ülkemizi onlardan daha çok
seviyoruz. Ben İsveç'te yaşıyorum. İsveç Devleti'nin halkına
nasıl baktığını biliyorum. Ben kendi halkımın da buna layık
olduğunu biliyorum. İsveç vatandaşından daha azını hakettiğini
düşünmüyorum. Dünyanın en eski medeniyetlerinin yaşadığı o
coğrafyada yaşayan insanlar iyi yönetilmeyi de hakediyorlar. Ama
yönetici durumundaki bir grup halkı birbirine düşman ediyor.
Cehalet ve kompleks insanların kolay tahrik olmalarına neden
oluyor. 15 bin insan dışarıda yangını izledi. Sağduyulu bir
insan çıkıpta bunu engellemeyi düşünmedi.
- Neden insanlar tahrik ediliyor? Amaçlanan nedir? İsteyen
herkes suç unsuru taşıyan bu tür bildirileri basıp dağıtabilir
mi?
- Bu olayları devlet ya kendisi yaptı ya da politikasını
uygulayabilmek için göz yumdu. Herşeyden haberi olan devlet bu
olayların organizesinden nasıl haberdar olmaz? Dönemin İçişleri
Bakanı olaylardan hemen sonra verdiği demeçte 'çok şükür
dışarıdaki halka bir şey olmamıştır' diyor. Yakan tarafı
cesaretlendirip onlara moral veriyor. Sivas davasının gönüllerde
karara bağlanması için devletin yargılanması gerekiyor.
- Mersin olaylarında 12-13 yaşlarında bayrak yakan çocukları
bahane ederek milli hassasiyet yaratıldı. Bir hukuk devleti var
ise bayrak yakma suçuna mahkemeler bakar ve bunun cezası 3 ile 6
aydır. Neden devlet suçluyu mahkemelerine havale etmiyor da
halka havale ediyor?
- Sivas davası iki ayrı süreçte devam etti. İlk karar
Yargıtay'dan döndü. Birincisinde dinci kesime ödül verilir gibi
kararlar verildi. Yargıtay sonrasında ise mahkeme 33 tane idam
kararı verdi. Mahkeme üyeleri aynı idi. Olayları yapanlar aynı
idi. Bana göre biz bu iki süreçte de kullanıldık. Devlet önce
bizi yakarak kullandı. Yargıtay sonrası ikinci dönemde ise 28
Şubat süreci başladı. Burada da dincilere gözdağı verilmesi
gerekiyordu. Kısacası iki durumda da devlet bizi kullandı.
- Siz Sivas olaylarını birebir yaşamış bir insansınız. Son
aylarda Türkiye'de yaşanan gelişmeler size neler düşündürüyor ?
- Devlet istediği takdirde bütün bu olaylara izin vermez ve
durdur. Türkiye'nin Devlet istediği takdirde bütün bu olaylara
izin vermez ve durdur. Türkiye'nin ekonomik ve sosyal durumunda
düzelme olmadığı için, halkın refah durumu giderek kötüye
gittiği için devlet sıkışmış durumda ve bunu örtbas etmek için
böyle bir ortamdan medet umuyor. Biz kardeşçe yaşamak istiyoruz.
Ama toplum bu tür olaylarla kaos içine sürüklenmeye çalışılıyor,
bu durum körükleniyor. Kardeşçe yaşanılan, demokratik bir
toplumda bu güçler istedikleri gibi hortumlayamayacaklar Bu
durum işlerine gelmiyor. Toplumda azınlık olarak gördükleri
herkesi potansiyel suçlu olarak görecek bir psikolojik hava
yaratmaya çalışıyorlar.
Karar sonrasında mahkeme çıkışında, Sivas olaylarında iki
çocuğunu kaybeden anneye bir gazeteci 'sevindiniz mi, neler
hissediyorsunuz' diye bir soru yöneltti.
Annenin cevabı 'ne sevineceğim evladım' oldu. 'Bu karar benim
çocuklarımı geri getirmez. Kaldı ki onların da anneleri var.
Kaynak: AABF |
|